Susmak

“Sevgili Milena…
Mektubuma cevap vermediğinize göre iyi olmalısınız.
Çünkü biz genellikle iyi olduğumuz zamanlarda susarız..”

Diye yazmış büyük yazar Franz Kafka. Peki ne derece doğru demiş. Neyi anlatmak istemiş. Bize susmanın hangi sırrını vermeye çalışmış?

Susmak nedir? Susmak herhangi bir durum, olay, kişi hakkında konuşmamak. Yani hiç konuşmamaktır. Ben, insan neden susar sorusundan önce insan neden konuşur sorusunu sormak istiyorum.
İnsan öncelikli olarak bir derdi olduğunda konuşur. Buna örnek olarak yeni doğan bebeğin konuşmadan önce her olayda ağlayarak derdini anlatmaya çalışması gösterilebilir. İlk kelimeler genellikle ebeveynlerin telkini ile ‘Anne, Baba, Allah’ kelimeleri olsa da daha sonra kullanılan kelimeler hep ‘Su, mama, çiş’ gibi kelimeler olmuştur. Bu durum konuşmanın ilk olarak kendi ihtiyacını karşılamak için yapıldığını gösterir. Kendi ihtiyacından sonra ise bir sıralama yapmamız gerekirse kendi zevki, başkasının ihtiyacı, başkasının zevki olarak sıralanabilir. Yani kendi zevki için konuşmak derken, konuşmaktan zevk almak değil, konuşması sayesinde nefsi bir arzusunu yerine getirmektir.
Tabii ki bu sıralama nefsi arzulara göre yapılmıştır. Aksi halde kendi ihtiyaçlarından daha sonra konuşulan kelimeler Allah’ın kelamı olması gerekir.
Peki konuşmak buysa insan neden susar? İhtiyacı olmadığı için mi? Hayır, ihtiyaçlar bitmez. Ancak insan eğer erişkinse kendi ihtiyacını karşılayabilir. Peki sonrası?
Zevk gelir sırada. Kendi zevki. İnsan zevki elde etmek için konuşursa zevki yok demektir. Ya da azdır. Ama soru şu; her insanın fıtratının farklı olduğunu kabul edersek, her zevki olmayan insanın zevki elde etmek için konuşacağını farz etmek yanlış olmaz mı? Kimi insan, konuşmanın ikinci aşaması olan zevk elde etmeyi yeri geldiğinde yapmaz. Çünkü kişi bazen öyle durumlara düşer ki, hayattan zevk aldığında vicdan azabı çekeceğini hisseder. Bu hissin kaynağı tabii ki de insanı derin şekilde üzen bir olaydır. Bu genellikle çok sevdiği kişiyle alakalı olan durumlarda olur. Bazı durumlarda, kelimelerin insana çare olamayacağı durumunda ise, az önce söylediğim o mutlu olunca vicdan azabı çektirecek his hasıl olur. Bu durumlar çok çeşitlidir. İlla örnek vermek gerekirse, çok sevdiği kişinin sağlığına zarar gelmesi, inandığı davada büyük hasar görmek ve kapatılamayacak bir yara almak, aşık olduğu kişiden ayrılmak… Gibi, çok daha uzatılabilecek spesifik durumların olduğu, ancak genellikle bu meselelerin temelini oluşturduğu olaylardır.
Kişi bu olaylar olduğunda, Kafka’nın söylediğinin aksine, susar. Susmak bir mutluluk değil, üzüntü emaresidir.
Sürekli suskun insanlarda ise, dediğimiz gibi her insanın fıtratı farklıdır. O kişilerin fıtratı sürekli susmaya meyillidir. Bu durum ise sürekli susan insanların ruh halini anlamayı çok zorlaştırır. Bu hem onlar için hem çevresi için çok zordur.
Herkesin her zaman yanılabileceğini kabul ettiğimizden, büyük yazar Kafka’ya toprağı bol olsun deyip, bu konuda yanıldığını söylüyoruz.

Alakalı Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir