Fethullah Gülen – Gençliği ve Cemaatini Kurması

fethullah-gulen

Fethullah Gülen’in bugün bizim örgüt diye isimlendirdiğimiz cemaatinin kuruluşundan önce bizzat Fethullah Gülen’i incelemek gerekiyor. Ama her şeyden önce cemaat kelimesine değinmem gerekiyor. “Cemaat” kelimesinin manası bir araya gelmiş insan topluluğudur. Dolayısıyla bu kelimeyi kullandığım ve kullanacağım için kimseden cemaatçi yaftası yemek istemem. Kendisinin açıkça bir örgüt kurduğu ve örgüt olarak davrandığı açıktır. Kaldı ki ben sizlere her hangi bir görüşün propagandasını değil elimden geldiğince objektif olarak İslam penceresinden olayları değerlendirme gayreti içerisindeyim. Diğer tüm meselelerde bu böyledir, bu mesele de böyle olacak Allah’ın izniyle.

Anlatırken Fethullah Gülen’in kendi anlattığı ağzından çıkanları ağırlıklı anlatmaya çalışacağım, bunun haricinden gerçekliğinden emin olduğum bilgilere yer vererek sizlere cemaatin çalışma mantığını ve işleyişini ayrıntılı olarak dökeceğim. Benim elimde kripto bilgi yok. Ancak hem kendim eskiden düşük düzeyde içine girmiş çıkmış olmam hasebiyle, hem de çevrem hasebiyle belirli bilgilere haiz olduğumu söylememde sakında yok.

Başlamadan önce Fethullah Gülen Hakkında

Öncelikle çoğu kişinin yaptığının aksine CIA ajanı falan diye lafa başlayıp bütün kurguyu bunun üzerine kurmayacağım. Ajan olup olmadığını Allah bilir ve ayrıca olması ya da olmaması açıkçası pek fazla bir şeyi değiştirmiyor.

Çocukluğu ve ilk vaazı

Erzurum Pasinler’de 1941’de doğdu. Doğum tarihi şaibeli çünkü geç yazıldı nüfusa ya da erken yazdırmışlar sonradan diyenler çok var. ama 1938 ve 1941 arasında bir tarih.

Babası hem imam idi. Kendisi de eve katkı için köyünde zaman zaman çobanlık yaptı. Yine babasının yetiştirmesi ve eğitimleriyle 5 yaşında namaza başladı ve kendi ifadesiyle 5 yaşından beri 5 vakit namazı hiç kaçırmadı. Hatta bir hikayesi vardır anlattığı, yaklaşık 7 yaşında olduğu zamanlarda yayladan hayvanları otlatıp getirmiş ancak çok yorgunmuş. Yatsıyı kılmadan yatmak istemiş. Gitmiş yatmış ama annesi yatsıyı kılmadan yattığını görünce Fethullah Gülen’e, “Namazını kılmadan uyursan sabah kalkamayasın” demiş ve o tarihten itibaren namazını ertelemeyi düşünmemiştir.

Daha ileri yaşlarında. Yaklaşık 14-15 yaşlarında köyünün camisinde cami imamının gelip vaaz etmesini beklerken köylerinin en sert ve en haşin bilinen adamı Fethullah Gülen’in karşısına gelmiş ve onu kolundan tutup camiinin vaaz edilen yerine oturtmuştur. Bu onun ilk vaaz edişi olmuştur. Bu dönemde dikkat çekmesinin önemli sebebi tabii ki köy ahalisi tarafından sevilmesi ve ahlaklı biri olarak bilinmesi idi. Tabii bu zamana kadar çok fazla dini eğitimler gördü. Zamanının ve yöresinin önemli şahsiyetlerinden gerekli ilmi dersleri aldı. 10 yaşında hafızlığı bitirdi ve belli süreler belli ilimleri tahsil etti.

Bu yaşları için  bahsedilmesi gereken bir diğer husus Said Nursi ile Kürt olduğu gerekçesiyle görüşmemesi meselesidir. Kendi hayatının anlatıldığı “Küçük Dünyam” Kitabının ilk baskısında Said Nursi ile Görüşmeye gitmek için hocasının haber vermesi üzerine Fethullah Gülen bunu dayısına söyler ancak dayısı Kürt ile niye görüşeceksin ki minvalinde cevap verir. Anlatımın devamında ise şunları söyler “Daha sonradan Said Nursi’nin aslen Seyid, yani Arap olduğunu öğrendim ve gitmediğim için pişman oldum.” Yani diyor ki; Kürt olduğu için gitmediğime pişman değilim. ancak Seyid kökenli (Peygamber Efendimiz Sallahu Aleyhi ve Sellem’in soyundan) olduğunu öğrendiğinde pişman olabilmiştir.

Bu konu hakkında ise direk olarak Fethullah Gülen’in kendi web sitesinde yayınlanan Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda yer verilmiştir. O röportajda şunlar geçer:

Anılarınızda, ‘İlk zamanlar Said Nursi’nin Kürt olduğunu öğrenince ondan uzak durdum” diyorsunuz. Siz de Ahlatlısınız ve bu yönüyle de Kürt kökenlisiniz. Zaten anılarınızda, dedenize ‘Kürt’ lakabı takıldığından söz ediyorsunuz.

İsterseniz, bu sorunuzun cevabına sonundan başlayalım. Öncelikle dedeme Kürt veya Kurt denilmesi tamamen o yöreye ait bir yakıştırmadır. Kesinlikle ırk tespiti adına söylenmiş bir söz değildir. Zaten Ahlat merkezi, özbeöz Türktür. Bununla beraber eğer Kürt olsaydım, bunu da çok rahatlıkla söylerdim. Zira herhangi bir ırka mensubiyetin tek başına zatî bir değer taşıdığı kanaatinde değilim. Ayrıca bu tür ayrım ifade eden kelimeleri milletim adına çok tehlikeli buluyorum. Said Nursî ile ilgili mülâhazama gelince, bu da tamamen subjektif bir meseledir. Her Erzurumlu gibi, bende de (bir dönem) milliyetçiliğin tesiri olmuş olabilir.

Kaynak: Gülen ve Kürtlük

Yani hiç bir şekilde bu yaptığını reddetmiyor. Kendi ağzından kabul etmiş oluyor. Sırf Kürt olduğu için Said Nursi’yi ziyarete gitmeyecek kadar ırkçılık damarı var olan ya da olmuş olan bir insan.

Bu röportajda parantez içinde verilen bir ifadeye de dikkat çekmek istiyorum “Her Erzurumlu gibi, bende de (bir dönem) milliyetçiliğin tesiri olmuş olabilir.” oradaki bir dönem  ifadesinin parantez içinde olma sebebi orijinal röportajda öyle bir şey söylememiş olmasıdır. Sonradan Fethullah Gülen’in sitesine yerleştirilirken bu şekilde yerleştirilmiş. Tabi röportajı Cumhuriyet gazetesine verdiğini unutmayalım.

Fethullah Gülen bu yaşları için şöyle bir söz kullanır: “Çocukluğumda benim yaşıtlarım oyun peşinde koşarken, ben dünyayı parmağımın ucunda oynatıyordum”

Aslında bu söz çok önemli ve Fethullah Gülen’i anlamada çok yardımcı olan bir söz. Bu sözünün tafsilatlarına ileriki yazılarımda değinmeyi düşünüyorum.

İmam oluşu ve Edirne’ye gidişi

Verdiği ilk vaazın ardından Fethullah Gülen babasının ısrarı üzerine Erzurum’un çevre illerini dolaştı. Bu illerde vaazlar verdi. Kimi yerde vaaz verebilirken kimi yerde yaşı küçük olduğu için reddedildi. Devamında da baba mesleği olduğu üzere resmi devlet imamlığı görevine başladı. 6 Ağustos 1959’da Edirne Üç Şerefeli Camii’ne ikinci imam olarak atandı.

Resmiyette ikinci imam oldu ancak çok sayıda hatıratta geçtiği üzere hem vaazları o verirdi, hutbeleri o okurdu ve namazı da genellikle o kıldırırdı. Yani orada aslında birinci imam vazifesi yürüttü.

Fethullah Gülen ileride anlatacağı hatıralarında “Bu cemaati iki deli, bir veli ile kurdum” diyecektir. Bu kuruluş ise Edirne’de gerçekleşti. Burada meşhur bir evi vardır Fethullah Gülen’in. Restore edilmiş durumda şuan sürekli olarak ziyaretçiler girip çıkmakta.

‘İki deli bir veli’ meselesine gelirsek, deliler Halit Esendir ve İlhan İşbilen. Veli ise Abdullah Aymaz. Halit Esendir çeşitli görevlerden sonra Afganistan’a gitti. Orada cemaat çalışmalarına devam ediyor. İlhan İşbilen ise Ak Parti’den milletvekili olmuştu. Ancak 2015’te tutuklandı. Tabii ki FETÖ davasından. Şuan içeride. Abdullah Aymaz ise Zaman gazetesinde yazılarına devam ediyor.

Edirne’de Fethullah Gülen’in anlattığı pek çok anı var. Mesela evden camiye, camiden eve giderken sürekli olarak Edirne kızlarından rahatsız olmasından ötürü Camii’nin pencere pervazında kendisine bir oda gibi bir yer yapıp orada yaşamasıdır. Bu oda dediğim yer yaklaşık iki metre kare genişliğinde bir yer. Yaklaşık dört yıl Fethullah Gülen bu iki metre kare yerde yaşamıştır.

Bu dört yılın ardından ise Fethullah Gülen’in askerlik zamanı gelmiştir ve askere gitmiştir. Ancak devamını daha sonraki yazılarda anlatmak istiyorum.

Selametle Kalın.

Alakalı Yazılar

2 yorum

  1. fetoşün 1956 komoneslerle mucadele dernek başkanı oldugunu niye yazmadın bakmak zormu dernekler masasından bey efendi komonesle mucadele derneyını ıngilizler kurdurmüştür

    1. Her ayrıntıya tek tek girersem bu yazı 20 sayfaya çıkacağı için atladığım noktalar oldu. Ancak madem bahsettiniz bundan, evet, komünistlerle mücadele derneği başkanı olmuştur Erzurum’da. Ancak siz de neden aynı dönemde bugün komünist yuvası haline gelen Halkevleri örgütünün kuruluşunda bulunduğundan bahsetmiyorsunuz?
      Madem bir ayrıntıyı dile getirmişsiniz, alın size ayrıntı. Siz de bakabilirsizin dernekler masasına.
      Ayrıca Bu Komünistlerle Mücadele Derneği 1963’de kurulmuştur. 56 değil

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir