Aslolan Çözüm Süreci

Çözüm süreci neydi? Aslında ne demek olmalı idi?

“Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen,İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.”
Demiş merhum Mehmet Akif.
Şunda ülke gündemi yoğun olarak terör ve bölge hareketliliği ile meşgul. Lakin şunu söylemek istiyorum. Nerdeyse bütün psikoloji, sosyoloji görüşlerinde, ve hepsinden çok daha kıymetli olan İslam temayüllerinde şöyle bir usul vardır; bir sorun varsa, bu sorunu çıkaran unsurlar ortadan kaldırılmadıkça o sorunun çözümü ancak geçici olarak vaki olabilir.

Şimdi burdan yola çıkarak, baştaki şiirimizi de dayanak alarak bir yere varmak istiyorum. Baştaki şiirde bahsedilmek istenen bi kaç mevzu var. Bunlardan biri yıkmanın kolay, imar etmenin zor olduğu. Diğerlerinden biri ise her dönem her insan yakıp yıkabilir, ancak imar için illaki belli bir altyapıya, İslam temelli bir dünya görüşüne, hakiki olarak Allah için çalışma hayatına, çok okuyup çok yazmaya ihtiyaç vardır. Yani başarı için saydığım bu gereklerin yerine gelmiş olması gerekir. Yoksa Süleymaniye ve onun temsil ettiği nizam, cihan hakimiyeti bulunamaz, yerine getirilemez.

Şuan geniş anlamda İslam alemi ve dar anlamda ülkemiz maalesef bir çıkmaza düşmüş gibi görünüyor. Bu durumun sebebi sadece askeri başarısızlık, sadece siyasi başarısızlık ya da dış güçler gibi meselelere bağlanırsa aslında Allah’ın bize çizdiği dev bir anlayış ufak konularla unutulmuş olur. Allah, Ümmet-i Muhammed’e(sallalahu aleyhi vesellem) tüm cihana hakim olasın, mamur medeniyetler kurasın, Allah’ın kelamını yeryüzünde hakim kılasın diye görev vermiş. Şimdi biz kalkıp “ama siyasetçiler böyle ama dış güçler şöyle…” Gibi geçersiz bahaneler üretemeyiz. Çözüm süreci dediğimiz süreçte bize düşen ancak ve ancak çok çalışmak, çok okumak, fikri anlamda hem kendi gelişimimizi hem de kendini geliştirmiş şahsiyetlerden örnek almaktır. Bütün bu çalışma, okuma, düşünme faaliyetleri ise ancak ve ancak Allah rızası için yapılmalıdır. Yoksa “ben kendimi geliştireyim, iyi bir hayat süreyim” mantığı ne insanın kendisini, ne de Ümmet-i Muhammed’i (sallalahu aleyhi vesellem) hiç bir yere taşımaz. O kişi olsa olsa kitap yüklü merkep olur.

Bütün bu bahsettiğim süreç maalesef bugünden yarına olamayacak, hakikaten zorlu, çok fazla zor imtihanı olan bir süreç. Zaten mesele de bu zor imtihanları aşmakta. Yoksa rahatlıkla yatarak cennet kazanılmıyor.

Çözüm süreci dediğimiz sürecin uzun zaman alması bizde kısa vadeli zaman kazanma ihtiyacı doğuruyor. Bu ihtiyaç ise genel olarak sıkça bahsedilen çeşitli siyasi ve askeri kararlardan geçiyor. Ancak bütün bu bahsedilen, düşünülen çözüm önerileri, yeni alimlerimiz, yeni peygamber aşıklarımız yetişmedikçe hiç ama hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü asıl ve aslolan çözüm ancak ve ancak bu bahsettiğim çok çalışan, çok üreten, çok okuyan, çok yazan ve ciddi olarak İslam’a hizmet için yanıp tutulan mütefekkirlerdedir.

Bu kutlu nesil yeniden bu topraklara gelmedikçe yapılan bütün öneriler geçici, oyalayıcı ve sahtedir.
Vesselam..

Alakalı Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir