Bitiremedi elindeki kitabı. Çalışmamıştı ama yorgundu, uyumak istiyordu ama uykusu yoktu, gelmeyecekti ama bekliyordu. Kitap sıkıcıydı, okudu okudu ve en sonunda okuyamadı, bıraktı. Açtı penceresini, sessizliği kokladı kana kana. Baktı, bakabildiği kadar uzak ufuklara, kaldırdı başını ve yıldızları aradı. Ama yoklardı.
Şafağın Karanlığı
Evinde oturmuş sabahı bekliyordu Yavuz yine. Pencerenin önünde, zamana göre sanki çok önce doğması gereken ama o insanların zamanı kandırıp saatlere hapsettiği şafağı bekliyordu.
Gökler
Denizi sevmiyorum. Sevmiyorum işte. Sadece belki sevmek için bir neden arıyorumdur, ya da sadece sevdirecek birini ..Bana gökler verin. Uçsuz bucaksız göklerimi.. Hep sonsuza uzanan ve asla ucu bucağı olmayan, sana göre ruh hali değişen göklerimi..
Yürüyordu..
Uzun yolda tek başınaydı. Yürüyordu, yürüyordu.. Hani günlerce su içmemiş birinin su içmeye nasıl ihtiyacı varsa, onun da aynen öyle yürümeye ihtiyacı vardı ve o da yürüyordu. Sanki yıllardır yürüyordu ve sanki yıllarca yürüyecekmiş gibi hissediyordu ama yol yavaş yavaş bitiyordu.
1 Mayıs
Bugün 1 Mayıs. Aslen başta Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlanan ancak daha sonra direk İşçi Bayramı olarak evrilen bir gün. Türkiye’de sol-komünist grupların özellikle Taksim meydanı üstünden bir ısrarla bugünü bazı yerlerde şiddet kullanmak suretiyle geçirdiği bir gün. Peki aslında bugün neden Taksim meydanına girişe izin verilmiyor? Daha birkaç yıl önce üç sene […]